Kıymetli meslektaşlarımız yayıncılık sektörümüz toplumsal ve ekonomik sebeplerden dolayı bir dar boğazdan geçmekte olup acilen devletimizin tedbirleri ve insanımızın bilinçlenmesine ihtiyacımız vardır.
Önümüzdeki dönemde, yayın alanının en büyük sorunları yine maliyetleri etkileyen ögeler olacak. Özellikle kağıt fiyatlarına sık sık zam gelişi, yayıncıların en büyük sorunudur. Döviz kuruna bağlı olarak ortaya çıkan maliyet artışları, yalnız okuyucunun alım gücünü aşmakla kalmıyor, yayıncının belli bir yatırım programı uygulayabilmesini de engelliyor. Sonuç olarak, maliyetlerin ve ürün fiyatlarının yükselişi, yayıncıyı değişik okuyucu kitlelerine yönelik ürünlere zorluyor. Yayıncılar, alım gücü daha yüksek yeni okur kitleleriyle ilişki kurmak zorunda kalıyorlar. Yeni istek-sunu dengeleri bulmaya yöneliyorlar. Bu da ister istemez gündeme çok önemli bir konuyu, “pazarlama”yı getiriyor. Yayın alanında da eski pazarlama biçimleri ve ilişkileri artık çöküntüye uğramıştır ve yeni biçim ve ilişkiler bunların yerine geçmek üzeredir.
Yeni mevsime girerken gündemde olan sorunların başında yayın evlerinin artık her kitabı değil, ancak satacağı kesin olan belli konulardaki kitapları basmak zorunda olmaları gelmektedir. Böylece hemen her yayın evi birbirine benzer konularda kitaplar çıkarmaktadır. Zaten kitabı pahalı olarak gören, kitaba küskün olan okuyucu için bu çok sakıncalıdır. Örneğin hiçbir yayın evi klasikleri basmamaktadır. Klasikleri okumayan bir nesli düşünün. Maliyetlerdeki artış, kağıda yapılan zamlar, kitap fiyatlarını arttırmakta, bu da doğal olarak satışı etkilemektedir. Ancak biz yayın evi olarak geçen dönemdeki kâğıt zamlarını okurumuza yansıtmadık, kitaplarımızın fiyatlarını değiştirmedik. Şuna inanıyoruz ki kitap basmak riskli bir iştir. Eğer okurun kitaba olan ilgisi artarsa yayın evleri kitap basmanın riskini daha rahat göze alacaklar ve çok geniş bir kitap piyasası oluşabilecektir.
Son yıllar, iktisadi güç alamayan yayınevlerine hayat hakkı tanımamak konusunda ısrarlı gözüküyor. Artık bir kitabı imal etmek için en önemli unsur, kitabın maliyeti ve satış şansı olmuştur. Bu durum yayın evlerini harcı-alem eserlere yöneltmiştir. Ansiklopedi yayını dışta bırakılırsa —ki bu sahadaki neşriyatın kalitesi ortadadır— yayın evleri hazır kitaplara talip olmayı tercih etmektedirler. Bir yayın siyaseti icabı, belli kitapları belli düzen ve kalitede hazırlatıp bir boşluğu doldurmak ve kültür hayatımızı yönlendirmek —ideolojik yayını kastetmiyoruz tabii— gayesi kalmamış gibidir.
Gençlerimizi – ülkemiz insanını okumaya teşvik etmemiz, onları görsel ve sosyal medya tutsaklığından uzak tutup kampanyalarla sürekli kitap okuma alışkanlığı aşılayıp yayın satış sirkülasyonunu hızlandırabiliriz.
Okuyucusu bol olan kitaplar üretmeniz dileğimle.