Dünya ne kadar değişirse değişsin, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin değişmeyen tek şey Haçlı zihniyetidir. Türkiye ve İslam coğrafyası olarak birleşmekten ve beraber hareket etmekten başka şansımız kalmadı. Bunun bilincinde ve şuurunda olmamız gerekmektedir.
Günümüzde bu birliğe önderlik edecek tek millet yine Türklerdir. Dün olduğu gibi bu gün yine bu misyonu çok şükür taşıyan yine aziz milletimizdir. Ortadoğu coğrafyasında feraset sehavet sahibi milletimiz aynı tebaadan olan Araplara kucak açan kol kanat geren yegane ulustur. Suriyelilere bizden başka kimse acımamış ötelemişlerdir.
Zaman kaybedilmeden tehlikenin farkına varmalı millet ve İslam ülkeleri olarak tedbirler alınmalıdır. Çünkü Haçlı zihniyeti yeniden hortlamış on beş asırlık düşmanlık yenilenip güç bulmuştur. Avrupalılar AB üyeliğinde bile Hristiyan lobiciliği yaparken biz Müslümanlara insaflı ve adil davranmalarını beklemek iyimserlik hatta hayalperestlik olmaz mı?
Hadis-i Şerifte geçtiği gibi günümüzde de düşmanın silahlarıyla silahlanmamız gerekmektedir. Düşmanın silahı günümüzde nedir peki? Elbette teknoloji, eğitim, ekonomi ve bilişimdir. Kuru bir hamaset içerisinde olmadan kalkınmamızı, birlik ve beraberliğimizi tüm dünya yüzündeki İslam Ülkeleri olarak sistematik dayanışma yaparak sürdürmeliyiz.
Sonuç olarak yapılacak en güzel şey İslam Ülkeleri şuralarını sıklaştırıp, hızlandırıp çabuk sanayi kararları alarak kalkınma yolunda güvenli büyük adımlarla muhasır medeniyetleri yakalayıp dışa bağımlılıktan kurtulmak gerek. Dışa bağımlı silah, ekonomi ve teknolojiyle onlarla mücadelemiz mümkün olmaz. Yazılımını onlardan aldığımız silahla savaşmamız zavallılıktır.
İslam Ülkeleri bazında kalkınmanın temeli ise İslam fertleri olarak bilinçli şuurlu, sağduyulu Müslümanlar olmamızdan geçer. Allah hepimize akıl, izan, merhamet ve çalışkanlık versin ki küffara kafa tutalım.
Saygılarımla.