Yazımızın başlığını dikkat çekmesi için Hac ve Kurban yerine Türkçe karşılığını kullanarak vurgu yapmak istedim. Başlıktan da anlaşılacağı gibi bu ibadetlerin asıl amacı Müslümanlar hatta insanlar arasında gelir uçurumunu bir nebze olsun azaltmak ve refah seviyesini dengelemektir.

“Rabbin için kurban kes” derken Kutsal Kitabımız kestiğiniz kurbanların dörtte üçünü ihtiyaç sahiplerine vermeyi hedefleyip fakirlerin de hiç değilse yılda bir kez et ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlamaktadır. Aslında tüm ibadetlerin temelinde dünya nizamı, yaşam kalitesi ve huzurlu bir toplumsal yaşamı amaçlamaktadır. “Dünya ahiretin tarlası” sözü bu yüzden söylenmiştir. Hayattaki insani ilişkilerimiz ahiretteki karnemizi düzenleyecektir.

Yardımlaşma hiyerarşisi yakınlarımızdan dışa doğru daireyi genişleterek büyütmektedir. Öncelik bize ihtiyacı olan en yakınlarımız ve her Cuma hutbesinde hoca minberden inerken bir ayet okuyor: “Şüphesiz Allah size iyilik yapmayı yakın akrabaya bakmayı emreder kötülüğü ve fenalığı yasaklar O tutasınız diye öğüt verir.” Başka söze hacet var mı?

Hac da yine yılda bir toplu yapılan farz ibadetlerden birisidir. Burada kasıt Müslümanların dünyanın farklı coğrafyasından gelen toplulukların birbirleriyle tanışıp kaynaşması sınıf farkı gözetmeksizin, çünkü o ibadet mahşerin bir provası olup o anı yaşatır. O toplulukta sınıf ayrımı olmaz, herkes sadece ihramlıdır. Eşitlik ilkesi vurgulanır.

Hayata üryan geldik üryan gidiyoruz; neyin kavgasındayız. Kazancımız, paylaştıklarımız ve iyilik doğruluk, dürüstlüğümüz, adaletimiz. Gerisi bomboş bir hayal… Şan şöhret, makam, para hepsi dünyada kalacak, bir kırıntı götüren olmamış.

“Bir kabzeihal olur o gonca tenler
Bilmem neden kibreder edenler”

Rabbim hepimizi haddini bilenlerden eylesin.

Yavuz Selim PINARBAŞI