Seslendirdiğim Şiirlerim

Ey Vav Haliyle şiirlere Huruç Eden Sevgili


Eylül’ün döktüğü sarı yapraklar gibiyim, idam hükmü veren Yargıcın kırdığı kalem gibi. Kırılmış bir kalbin ilhamıyla misk kâsesinden sızmış kokunu duyuyorum.

El Hamra sokaklarında, Gırnata’nın yüce kapıları aralanıyor ve gıcırtılarla kapanıyor. Sonra Saba Melike’si Belkıs’ın eteklerini suya değecek zannıyla çekiştirip yürümesini görüyorum. Saçlarında yıldızlardan taçları, kalbindeki hüznü, Yusuf’un kuyudaki korkusu gibi, Adem (AS) titrek bekleyişini, ısfahanın nısf-ı cihan sözünden ruhunun tatlı telaşını hissediyorum.

Bizim de telaşımız, sancımız var. Bizim de elimizde kalemlerimiz, yazıyoruz aşkın sevda tepelerini. Bizde okuduk Kerbela’yı, Uhud’u, Bedir’i, Malazgirt’i, Endülüs’ü. Okuruz da, amentümüz var. Bağdat’ta, Basra’da akan kanı ve o kanla yoğrulmuş çölleri. Kalemlerimiz yazar gider de, biz kalırız ey sevgili.

Hâlbuki sen, Akşemseddin’in İstanbul’un fethini fatihin gözlerinde gören. Sultan Murat’ın Fatih’e serzenişini, peder ne der, kader ne eder sözüyle bilen, Fetihten sonra Fatihin muzaffer bir komutan edasıyla İstanbul’a girdiği gibi, mağrur bir edayla girdin kalbime.

 

Kalbim Yaralı


Kalbim yaralı sevdadan yana
Ne oldu nasıl kapıldım sana?
Bir gülüşle ümitler verdin bana
Geri dön, sevelim sevilelim Allah aşkına

Sensiz geçen günlerde perişan
Yol bilmez misali döndüm şaşkına
Kılavuzum ol beni sev, beni sar
Geri dön, sevelim sevilelim Allah aşkına

Bir gün çıkıp gelsen, döndüm desen
Yol olurum, toprak olurum sana
Reva mı sevene bunca zulmün
Geri dön, sevelim sevilelim Allah aşkına

Darağacı

Darağacı
Darağacında bir idamlık
Suçu sadece sevmek idi
En acı vericisi infaz gününü beklemekti
Geriye sayılar, günler ve saatler
Olsun be gülüm darağacı bize tozlu yoldur
İster bir çınar kadar uzun ömür
İster bir kelebek kadar kısa ömür
Her ikisinde de seni sevmek bir onurdur
Sevgi varsa hayatta zamanın ne önemi var
Sade bakışların yeterdi cümle cihana
Hüznün bile ateş salardı damardaki kana
Belki efsane aşıklar bile benim kadar
Seni sevdiğim kadar sevmemişler idi
Dillere destan olan meşhur maşuklarını
Mahmur bakışlarına, edalı yürüyüşlerine
Bir ölür bin dirilirdi bu garip gönlüm
Asalet sende nezaket sende ne kaldı cihanda
İster ölü ister diri pervanenim her anda
Solacakken can suyunla dirilirim darağacında

Yavuz Selim PINARBAŞI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir